Dezenformasyon ile Nasıl Mücadele Ederiz?
İnternet ve sosyal medya platformlarının, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu günümüzde, dezenformasyon tehlikesiyle karşı karşıyayız. Peki, sosyal medyada hızla yayılan bu çarpıtılmış ve yanlış bilgilerle nasıl mücadele ederiz? Hangi önlemlerle bu bilgilerin yayılmasını önleyebiliriz?
Bilgiye erişimin tek tık uzağımızda olduğu günümüzde, sosyal ağlarda karşımıza çıkan haberler ne kadar güvenilir ve gerçeği yansıtıyor? İnternet platformları ve sosyal medya aracılığıyla edindiğimiz bilgilerin doğruluğunu nasıl teyit edebilir, dezenformasyon ile nasıl mücadele edebiliriz?
Sosyal medya platformları, son yıllarda hayatlarımızın vazgeçilmez bir parçası hâline geldi. Instagram, X, Facebook, YouTube ve TikTok gibi sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte kişiler, yalnızca günlük hayattaki aktivitelerini, duygu ve düşüncelerini paylaşmakla kalmadı; bilgiye ulaşma ve bilgi paylaşma amacıyla da bu platformları kullanmaya başladı. Öyle ki dijital haberciliğin yaygınlaşmasıyla birlikte, sosyal medya kullanıcılarının yanı sıra gazeteciler için de bu platformlar önemli birer iletişim aracı hâline geldi.
Gelgelelim sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte bilgi içerikleri de artarken, bu artış sosyal medyadaki çarpıtılmış bilgilere zemin hazırladı. Türk Dil Kurumu’nun “Bilgi çarpıtma” olarak tanımladığı, kasten üretilen ve yayılan, yanlış bilgileri ifade etmek için kullanılan dezenformasyonu da beraberinde getirdi.
Sosyal ağlardaki bilgi güvenliği açısından ne yazık ki büyük bir tehdit hâline gelen dezenformasyon, günümüzde hem bireysel hem de toplumsal düzeyde olumsuz sonuçlara neden oluyor; birçok insanın düşüncesini şekillendiriyor. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin de hayatımıza girişiyle, sahte videoların, görsellerin ve konuşmaların saniyeler içerisinde milyonlarca kişiye ulaşması, dezenformasyonun ne denli hızlı bir şekilde yayılabileceğini gözler önüne sererken, yıkıcı sonuçlarını da çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Peki, sosyal medyadaki bu bilgi karmaşasının önüne geçmek ve dezenformasyon ile mücadele etmek için neler yapabiliriz?
Bilgi Kaynaklarının Doğru Seçimi
Dezenformasyonun en önemli sebeplerinden biri, doğruluğu teyit edilmemiş haberlerin sosyal platformlarda kontrolsüzce yayılmasıdır. Bilginin nereden veya kimden öğrenildiği, bilginin doğruluğunu belirleyen en önemli unsurlardandır. O nedenle sosyal medya aracılığıyla bilgi edinilirken, güvenilir kaynakları tercih etmek gerekir.
Bir gazetecinin ya da güvenilir bir medya kuruluşunun, haber yaparken gazetecilik ilkelerini göz önünde bulundurması ve haberleri birçok kaynaktan teyit etmesi, ilgili haberin doğru olma ihtimalini artırır.
Günümüzde, yanlış bir tarihte veya farklı bir ülkede gerçekleşmiş bir olayın, güncel bir krizle ilişkilendirilerek paylaşılmasına ya da sahte veya değiştirilmiş fotoğraflarla bir olayın yanlış aksettirilmesi durumuna oldukça sık rastlıyoruz. Bu gibi durumları yaşamamak adına kaynak seçiminde dikkatli olmalı, bir haberi yalnızca bir kaynaktan değil; birkaç kaynaktan teyit etmeliyiz.
Haberlere Neden Kuşku ile Yaklaşmalıyız?
Sosyal medyada bir bilgi okuduğumuzda, yapmamız gereken ilk şey bilgiye kuşkuyla yaklaşmak ve bilginin kaynağını kontrol etmek olmalıdır. Sosyal medyadan edinilen bilginin kaynağının ve güncelliğinin kontrol edilmesi, dezenformasyonla mücadelede önemli bir basamaktır.
Bir doğal afetin ardından, afetin daha fazla panik yaratmak amacıyla olduğundan daha kötü gösterilmesi, eski fotoğrafların yayınlanması veya tamamen uydurulmuş hikayelerin paylaşılması, yaşanan dezenformasyonlara birer örnektir.
İlgili haberde yer alan fotoğraf ve videolar, haberin doğruluğu hakkında okuyuculara önemli ipuçları verir. Haberde yer alan fotoğrafların Google’dan kontrol edilmesi, haberin güvenilirliği açısından önemli bir teyit aracıdır.
Twitter, X, Facebook ya da TikTok gibi sosyal medya platformlarında birçok sahte hesap olduğu göz önünde bulundurulmalı, ünlü kişilerin adlarını taşıyan hesaplara dikkatle yaklaşılmalı; ilgili hesapların o kişilere ait olup olmadığı titizlikle kontrol edilmelidir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise, teyit edilmeyen haberlerin sosyal medya hesaplarında paylaşılmamasıdır.
Yapay Zekâ Farkındalığı
Yapay zeka teknolojileri, dijital içerik üretimini hızlandırarak yaratıcı süreçlere yeni bir boyut kazandırsa da dezenformasyonun yayılmasında önemli bir tehdittir. Yapay zeka ile üretilen sahte videoların, konuşmaların ve görsellerin, internet üzerinde hızla yayılması, birtakım tehlikeleri de beraberinde getirir.
Özellikle "deepfake" teknolojisi, belirli bir kişinin yüzünü ve sesini taklit ederek, gerçeğe yakın ama tamamen sahte içerikler oluştururken; bireylerin itibarını zedeleme ya da manipülasyon amaçlarıyla kullanılabilir. Bu noktada yapay zekâ ile ilgili farkındalığa sahip olmak, karşımıza çıkan içeriklere eleştirel bir gözle yaklaşmak oldukça önemlidir.
Medya Okuryazarlığının Önemi
İletişim teknolojilerinin gelişmesiyle sosyal medya, hayatımızın önemli bir parçası hâline geldi. Kişileri medyanın zararlı içeriklerinden korumayı hedefleyen medya okuryazarlığı, dezenformasyonun önüne geçmede önemli bir güçtür. Medyada yer alan içerikleri doğru anlayabilmeyi ve sorgulayabilmeyi öğreten medya okuryazarlığı, kişilerin bilinçlenmesinde kritik bir görev üstlenir.
Örnek vermek gerekirse: Medya okuryazarlığına sahip bir kişi, ünlü bir kişinin konuşmasından paylaşılan kesitlere hemen inanmak yerine, o konuşmanın çarpıtılmış olabileceği ihtimalini aklına getirir. Çünkü, ilgili kişinin sözlerini çarpıtmak için, konuşmasının bir kısmı paylaşılabilir ve bu kısım bağlamdan tamamen farklı bir şekilde yansıtılabilir.
Medya okuryazarlığı sayesinde kişilerin medyada yer alan içeriklere karşı daha bilinçli ve sorgulayıcı bir yaklaşım geliştirmesi, medyayı doğru bir şekilde okuyabilmesi mümkündür. Eleştirel bir bakış açısına sahip olmayı öğreten medya okuryazarlığı, ilgili haberleri tarafsız bir şekilde değerlendirebilmeyi, içeriği ve kaynağı bilinçli bir şekilde sorgulayabilmeyi mümkün kılar.
Dezenformasyon, günümüzün önemli tehlikelerinden biri olsa da bireysel ve toplumsal farkındalıkla üstesinden gelinebilir bir sorundur. Sosyal ağlarda kontrolsüz bir şekilde, saniyeler içerisinde yayılabilen bilgi kirliliğinin önüne geçebilmek için; bilgi kaynaklarının özenle seçilmesi, bilgilerin teyit edilmesi ve medya okuryazarlığının öğrenilmesi hayati bir önem taşır.